***Gönül yarasının, bir başka çiviyle iyileşmeyeceğini bilen bir yürekten "S" ana.. ***

Hayatının geri kalan kısmını seninle geçirmeye
İçinden defalarca kez "evet" demiş,
Kalan kısacık ömrü boyunca ne senin gölgen olarak ardında,
Ne engelin olarak önünde,
Seninle aynı yolda ve daima yanında olmaya and içmiş birinin
Yaşama sebebi olacaksın sen...

Atla da gel atına...

Uğruna,
"aşk" her kapısını çaldığında yüreğinin,
En içinde bir yerlerde
Aklının, doğru insanın sen olduğuna,
Kalbinin senin bir gün mutlaka gelecek olduğuna dair inancını
Asla kaybetmediği,
Ve her düştüğünde,
Mıh gibi gizlediği kadife kutularında saklı seni çıkartarak,
Sarılarak bunca özlemle,
Seni bekleyen bir kadının, ilk kez doğan güneşi olacaksın sen..

Atla da gel atına..

Yürüdüğü o uzun sahil yollarında,
Dalgaların ismini çarptığını duyarken kayalara,
Tüm kalbiyle seni dileyen bir yüreğin,
Nicedir kimselerin tutmasına izin vermediği,
Elini tutan ve ona aşkı sil baştan öğreten olacaksın sen...


Sabahları uyandığında senden çok önce merhaba demiş olarak güne,
Sana kahvaltılar hazırlayan tüm içtenliği ile,
Seni içine sığdıramayacak kadar çok seven bir kadının,
Erkeği olacaksın sen..

Çünkü sen,

Hastalandığında başında bekleyecek kadar gecelerce,
Şefkati ile,

Başarılarında,
Gurur duyarak alkışlarıyla ardında,

İşe giderken bile,
her tür kötülükten korunman için dualarıyla,

Üzüldüğün anlarda,
Her istediğinde, basını yaslayabileceğin bir omuzda,

...BEKLENENSİN...

Ve sen sevgili,

Kalbinin bir köşesindeki yaralar yüzünden nice zamandır aşka küsmüş,
Ruhunun bir kıyısı bu yüzden hep bakir kalmış birinin,
Sırlarını, Sınırlarını ilk keşfeden olabilmen için,
Bir şehrin bir köşesinde bir kalbin DİLEDİĞİSİN..

Hazırsan bu denli sevilmeye,
ATLA DA GEL ATINA....

Seni Bekliyorum Ben....



Ceyda Arslan

Gönül yanlışlarının matem turlarında
Tütsü kokusu sarar sevda esaretlerini

Düşer faslı eftelya serpil umutlara
Köşede afroz keser yekte bıçkını küheylan
Galataya karşı serper umutlarını seher
Derinden bir nağmeye bürünür sevda

Vakit yıldız kaymalarına dem tutuşundayken
Keramet sanar gölge oynaşmalarını haspa

İlk defa gülüştü sabahla rüzgar
Kağıttan helvalar dizildi dünden güne
Döküldü hatıralar Leica öbeklerinden
Ömür enstantanelerinde sarıldı siyahla beyaz

Merdiven aralığına sinik tahayyüller
Suslarında kahpe soylu bir geceyi siler

İhtimal vaki insel nağmelerinde tazenin

Aşk yanar kaminetosunda
Düşselinde ten susturur ayazı

Aşkınla ölürüm, derdin hep bana
Sevdanı anlatan sözler yalanmış
Hani, mutluluklar verirdim sana
Benimle verdiğin pozlar yalanmış

Gözlerin, gözüme hani dost idi
O can, yollarıma hani post idi
Bensizlik ölüme bedel kast idi
Bakınca kızaran yüzler yalanmış

Benimle yaşardın bahar, yaz gibi
Sarılır öperdin gelin, kız gibi
Ayrılık çalarsın şimdi saz gibi
Öpünce aldığın hazlar yalanmış

Saçlarına gonca güller takardın
Dualar ederde, mumlar yakardın
Sen bu ayrılığı nerden çıkardın
Gözlerime bakan gözler yalanmış

Direnir zamana karşı koyardın
Ayları tutarda günleri sayardın
Şeytanla birleşir gözümü boyardın
Yaşadığın bahar, yazlar yalanmış

Ayrılık deyince düşerdin derde
Set çeker aşkıma olurdun perde
Meğerki beklermiş gönlün siperde
Cilveli cilveli nazlar yalanmış

Plaklar susmazdı, çalardı şarkın
Suyumu kesildi aşk denen çarkın
Anladım ki yokmuş zalimden farkın
Kalbindeki ateş, közler yalanmış

Tarihin eski devirlerinde,Orta Asya'da,
Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasında yaşarmışız.
Tarihin bilinen en eski kavimlerinden biz Türkler...
Adamlara binlerce kilometrelik Çin Seddi yaptırmışız;
Şimdi övünüp duruyorlar,
Dünyanın yedi harikasından biri diye...
Her gezen turistten prim isteyelim biz de o zaman...
Göktürk'ler,Uygur'lar,Avar'lar,Bulgar'lar,
Hazar Türkleri,Macar'lar,Peçenek'ler...
Osmanlı'nın ve Şelçuklu'ların da temelleri olan Oğuz'lar...

İlk düzenli ordumuzun kurucusu Mete Han.
Sen sadece ordusunda,erkekler savaşır san.
Kadında yanında savaşır;hem de ne savaşma.
Hiç birinin aklında yok,aradan sıvışma...
Sonra yılmışız adamlardan,
Başlamışız batıya doğru göçlere,
1071'de Sultan Alparslan'la,
Anadolu'yu yurt edinmişiz erkeğiyle,kadınıyla...

Selçuklu yıkılınca bir şekilde,
Aynı kavimlerin boyları olan Kayı'lar,
Yani Osmanlı atalarımız,Söğüt'ü yurt edinmişler.
Oradan da ver elini Avrupa ve Afrika,
Dünya'da başka bir örneği yok,
Hakim olunan toprak devasa...
Sürdürülen Süper Devlet liderliği,
Nerdeyse yüzyıllar boyu,
Yani bu günün Amerikası gibi...

Ne zamanki basiretsiz devlet adamları,
Zevke sefaya,kendi milletinin huzurundan,
Daha çok önem vermişler,
Kanuni'den sonra,başlamış gerilemeler.
Savaş yap,toprak kaybet,
İlimden,fen den,teknik den uzaklaş,
Her tarafı kaplasın alabildiğine şiddet,
Antlaşmalar hep alehte,hep alehte...

Balkanları kaybetmişiz,
Afrika'yı,Avrupa'yı,Asya'yı...
Küçül küçül cebime gir neredeyse ey Osmanlı...
Gelmiş çatmış Birinci Dünya Savaşı...
Girelim mi,girmeyelim mi derken,
Bir anda içinde bulmuşuz kendimizi,
Kazanılan tek zafer Çanakkale,
Oda binlerce şehit pahasına...
Mondros ve Sevr,
Kabul etmemişiz asla dayatmaları,
Çakmış fitili Mustafa Kemal ve arkadaşları...

19 Mayıs 1919'da Samsun'da,
Fitilini yaktığımız Milli Mücadele,
9 Eylül'de nihai zafer ile gelmiş bu hale,
Ve o sarı saçlı mavi gözlü dev şunu da demiş...

''Tarih yazmak,tarih yapmak kadar mühimdir,
yazan yapana sadık kalmazsa,değişmeyen hakikat,
insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.''...

Affına sığınarak yazdım bunları paşam....

Sen bana var olmak için gelmedin,
Doğuşların hükmünü sürdükmekti asıl niyetin...
Değiştirilemeyen gerçeklerinden hiç mi hiç söz etmedin...
Benimse yalancı dokunuşlar değil, yaralarımdaki yamamdır kasvetim...

Sen benim olmak için de gelmedin oysa,
Yanında en çok beni de götürmek için sevdin...
Soğuk tenine kabalıktan yoksun bir cekettim,
Satırları sıkıştırıp, sandın ki sesine yenilecektim...

Sen beni hayattan koparmak için geldin,
Lekesiz bir sayfayı duvarlara esaret bırakıp gider sandın...
Tevazü duygulardan uzak inançların vardı, kıyametten benzersiz,
Kalbim her yönüyle katili oldu duaların, sen ise yalnız öldün bensiz...

Her şey ilk günkü gibi olmalı
Seni seviyorum sözün saf olmalı
Gözlerine baktığımda gözlerinin içi parlamalı
Ne olur ihanet etme

Unutma birbirimize ettiğmiz yeminleri
Hatırla bana verdiğin sözleri
Bir anlık heves olamaz bu aşkın değeri
Ne olur ihanet etme

Elinin kiri sevgimizin kiri olmasın
Üzerimizi kara bulutlar kaplamasın
Kimseye boynumuz bükük kalmasın
Ne olur ihanet ihanet etme

Bitmesin sana olan sevgim
Sarsılmasın sana olan güvenim
İnan çok incinirim
Ne olur ihanet etme

Kendini benim yerime bir koyda düşün
Yarası olur bu sevgi dolu gönlümün
Diğer bir yarısı sensin ruhumun
Ne olur ihanet etme

Sana yetecek kadar güzeldir yüreğim
Sensin benim en büyük yeminim
Ölünce bitecek seninle serüvenim
Ne olur ihanet etme

Gülmek ağlamaya rahat sıkıntıya ihanet
Düşman eden insanı ağızdaki bir parça et
Nefret sevgiye kör gözler biricik sevgiliye ihanet
Firakın vuslata lal olmuş dilim gönlüme ihanet

Vaveylalarım asudeliğine; izanım sensiz ihanet
Çöllerim bahçelerine dikenler güllerine ihanet

Mahşerin yalnızlığıma; vaveylan sükutuma ihanet
..........
..........

bookmark
bookmark
bookmark
bookmark
bookmark

ARA

.

Archives